İstanbul ve Ankara'da, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun diplomalarının iptali ve öğrencilere yönelik gözaltı uygulamalarına karşı düzenlenen eylemler, öğrencilerin ve destekçilerinin ortaklaşa düzenlediği büyük bir protestoya sahne oldu. Yaklaşık 2000 öğrencinin katıldığı eylemler, ülke genelinde eğitim sistemine olan güvenin sorgulanmasına sebep oldu. Özellikle, hükümetin eğitim politikalarının eleştirilmesi ve öğrenci haklarının savunulması amacıyla düzenlenen bu etkinlikler, Twitter ve diğer sosyal medya platformlarında büyük bir yankı buldu. Öğrenciler, bu eylemler aracılığıyla, haklarının ihlal edildiğine ve seslerinin duyulmadığına dair tepkilerini dile getirdiler.
İstanbul’daki Boğaziçi Üniversitesi önünde düzenlenen eyleme katılan öğrenciler, “Diplomalarımıza dokunma!” ve “Eğitim eşit hak!” sloganları atarak, hem Ekrem İmamoğlu’na yapılan haksızlıkları protesto etti hem de eğitim hakkını savundular. Öğrenciler, diplomalarının iptal edilmesinin sadece bireysel bir hak gasbı değil, aynı zamanda tüm eğitim camiasına yapılan bir saldırı olduğunu ifade ettiler. Eyleme katılanlardan biri, “Diplomalarımızı aldığına ve bizim gibi milyonlarca öğrencinin gelecek hayallerini elinden almasına izin vermeyeceğiz,” diyerek, mücadelelerinin sadece kendi hakları için değil, tüm öğrencilerin hakları için olduğunu vurguladı.
Ankara'da ise, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) önünde yapılan protestoda öğrenciler, “Gözaltılara son!” ve “Korkma, dayanışma var!” sloganlarıyla seslerini duyurdular. Öğrenciler, gözaltına alınan arkadaşlarının serbest bırakılmasını talep ederken, bu durumun gençlik üzerinde oluşturduğu korku iklimine de dikkat çektiler. ODTÜ öğrenci temsilcisi, “Burada sadece bir grup öğrenci değil, Türkiye’nin geleceği için bir araya gelen bir nesiliz. Haklarımızı savunmak için buradayız ve bize ne olursa olsun birlik içinde olacağız,” şeklinde açıklamalarda bulundu. Bu sözler, sosyal medyada da hızla yayılarak diğer öğrenci gruplarını etkileme potansiyeli taşıdı.
Öğrenci eylemleri, sadece İstanbul ve Ankara ile sınırlı kalmayarak Türkiye’nin dört bir yanına yayıldı. Türkiye genelinde birçok üniversitede öğrenciler, kendi campuslerinde benzer protestolar gerçekleştirerek, duruma dikkat çekmeye çalıştılar. Eylemciler, eğitimin özelleştirilmesi, öğrenci kredileri gibi konularda da taleplerini dile getirerek, mevcut eğitim sisteminin sorunlarına vurgu yaptılar. Bu durum, gençlerin eğitim sistemine olan güveninin sarsıldığını ve mevcut yönetim anlayışına karşı derin bir rahatsızlık duyduğunu ortaya koydu.
Bazı üniversitelerde, eylemlere üniversite personeli ve akademisyenlerin de destek vermesi, bu protestoların sadece öğrencilerle sınırlı olmadığını, eğitim camiasının genelinin bu meselelere duyarlılık gösterdiğini ortaya koydu. Akademisyenlerden bazıları, “Gözaltılar ve diplomaların iptali, eğitim sisteminin gelişimine darbe vurmaktadır. Öğrencilerin düşünce özgürlüğü, herkesin eğitim hakkı ile yakından ilgilidir,” diyerek, olayların eğitim alanındaki genel güveni nasıl zedelediğine dikkat çekti.
Sonuç olarak, İstanbul ve Ankara merkezli yapılan eylemler, eğitim sisteminin geleceği üzerinde büyük bir etkide bulunabilir. Öğrencilerin birleşik sesleri, öğrenci haklarının korunması gerektiğinin altını çizerken, toplumsal bir dayanışmanın da oluşumunu sağladı. Gözaltına alınan öğrencilerin serbest bırakılması talebi, sadece bireysel bir olayı değil, eğitimin önemli bir unsuru olan sosyal adalet anlayışını da ön planda tutuyor. Türkiye’nin geleceği olan bu gençlerin taleplerinin nasıl karşılanacağı, eğitim politikalarının geleceğini belirleyecek en önemli unsur olarak karşımıza çıkıyor. Eylemler sürdükçe, yetkililerin bu sesi duyması ve harekete geçmesi beklenmektedir.