Geleneksel meslekler, özellikle son yıllarda modern yaşamın getirdiği değişimler nedeniyle ciddi bir tehdit altında. Ustalık gerektiren birçok alanda, çırak bulma sorunu giderek artarken, bu durum sektördeki uzmanları ve ustaları endişelendiriyor. Bugün, bir mesleğin son temsilcisi olarak anılan Yasin Usta'nın hikayesini inceleyeceğiz. Yasin Usta, yıllarca deneyim kazandığı marangozluk mesleğinde çırak bulamadığı için büyük bir çıkmazla karşı karşıya. Bu durum, sadece kişisel bir sorun değil, aynı zamanda toplumumuzun değerlerini ve geleceğini de etkileyen bir durum.
Yasin Usta, tam 30 yıldır marangozluk yapıyor ve bu süreçte birçok öğrenci yetiştirmiş. Ancak son yıllarda, çırak bulmanın eşi benzeri görülmemiş bir sorun haline geldiğini ifade ediyor. "Artık gençler kalfa olmayı, usta yetiştirmeyi istemiyor. Bilgisayar başında oturmayı veya sosyal medya üzerinden para kazanmayı tercih ediyorlar" diyor. Usta, marangozluk gibi el becerisi gerektiren mesleklerin, gençler arasında itibar kaybettiğini düşünüyor. Daha önce işyerinde çırak olarak çalışan gençlerin, şimdi farklı sektörlerde yüksek maaşlarla çalışmayı hedeflediğini anlatıyor.
Yasin Usta’nın bu durum karşısındaki çaresizliği, sadece bir bireysel hikaye değil; aynı zamanda meslek okullarının da durumu ile yakından ilgili. Meslek liselerinin mezunları, genellikle yaşadıkları işsizlik oranları nedeniyle, iş bulma konusunda sıkıntılar yaşarken, geleneksel işyerlerine ve ustaların deneyimlerine olan ilginin azalması, mesleki eğitim kalitesini de düşürüyor.
Marangozluk, demircilik, terzilik gibi geleneksel meslekler, kültürel bir mirasın parçası olan mesleki beceriler içeriyor. Ancak bu becerilerin geleceği, gençlerin bu alanlarla olan ilgisinin azalması nedeniyle tehdit altında. Ustalar, deneyimlerini paylaşmak ve çırak yetiştirmek için çırak bulmanın zorlaştığı bir dönemde yaşıyorlar. Örneğin, Yasin Usta'nın her gün karşılaştığı bu durum, yalnızca marangozluğu değil, birçok mesleği etkiliyor. Esnaf, bu meslekleri yaşatmak için zabıta ve devlet desteklerinden yararlanmayı talep ediyor.
Diğer yandan, gençlerin mesleki eğitime yönlendirilmesi gerekliliği de ortaya çıkıyor. Eğitim sisteminin bu konuda daha fazla teşvik sağlaması gerektiğini vurgulayan Yasin Usta: "Gelecekte marangoz ve diğer geleneksel ustaların sayısı azalırsa, bu mesleklerin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacağını düşünüyorum" diyor. İşverenler, çırak yetiştirme konusunda yaşadıkları zorlukları paylaşarak, devletin destekleyici politikalarını daha etkin uygulamasını umuyorlar.
Toplum olarak, gençleri el sanatları ve geleneksel mesleklere yönlendirmek, bu sanatların değerini yeniden kazanmak açısından büyük önem taşıyor. Yasin Usta, hala marangozluğa ilgi gösteren bazı gençler olduğunu belirtiyor; ancak bu ilginin devamlı hale getirilmesi gerektiğinin altını çiziyor. "Bir marangoz olarak sadece bir meslek icra etmiyorum; bir kültürü, bir geçmişi yaşıyorum" diyor.
Netice olarak, Yasin Usta’nın durumu, sadece kişisel bir hikaye olmayıp, tüm toplumun deneyimlemesi gereken önemli bir durumu gözler önüne seriyor. Geleneksel mesleklerin geleceği, bu mesleklere olan ilginin kaybolmamasıyla doğrudan ilgili. Alınacak eğitimin ve farkındalığın yanında, toplumsal bir bilinç oluşturmak, ustaların deneyimlerinden yararlanmak ve mesleki eğitim sistemini güçlendirmek, ülkelerin kültürel kimliğini ve iş gücünü yaşatmasının en önemli yolu olarak karşımıza çıkıyor. Ustaların çırak bulamadığı bu zor zamanlarda, toplumsal bir bilinç oluşturmak, geleneksel iş gücünü yeniden var etmek ve mesleki eğitimi güçlendirmek, geleceğin inşası adına kritik bir adım olacaktır.